http://www.hatice-kubra.tr.gg























İSLAMİYET VE HAYAT WEB GROUP
İSLAMGREEN34 WEBCHAT FREE ZEROC
MERKEZ FORUM SITEMIZ
İSLAMİ RADYO CANLI YAYIN KANALI - İSLAM KARADENİZ RADYOSU
İSLAMİ FACEBOOKS FORUM SİTEMİZ
İSLAMİ BELGESEL SİTELER
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
ONLİNE KURAN CONNECT
RİSALE NUR KÜLLİYATI
MİKRO İSLAMİ SOSYOMETRİK TEST
MOUSE KEYBOARD LINKS LIST
SANAL DİN KLAVYE MÜSLÜMANLIĞI VE GERÇEK İSLAM
HATICE KUBRA MUSIC BOX LIST
DİNİ HİKAYE TARKANALP İLE AYŞENUR SULTAN
DİNİ HİKAYE KÜÇÜK HAFIZ KIZ FATMA
DİNİ KISSA CENNETİN ÇOCUĞU FATMA
FREE ENGLISH CHAT ROOM
FİLLERİN EĞİTİM TEKNİĞİ
AKIL VE İSLAMİYETİN KURTULUŞU
DÜNYAYI YÖNETEN AİLELER
HILFUL FÜDUL CEMİYETİ
CİHADIN ÇEŞİTLERİ VE İSLAM
CİHAD VE KURAN-I KERİM
NEFS İLE CİHAD VE TOPLUM
NEFS İLE CİHAD VE HAKİKAT
ŞEYH VEFA VE FATİH SULTAN MEHMED
DÜNYA VE SİSTEM
FACEBOOK HELAL İLE HARAM
FACEBOOK HARAM VE HELAL
NEFS İLE CİHAD VE AHİRET
AHİRET VE DÜNYA KAVRAMI
ALLAH GÜNAHLARI ÖRTER
ALLAH GAFUR-U RAHİMDİR
GÜNAHLARI ÖRTÜN ALLAH SİZİ ÖRTER
İSLAMİYET VE KADININ DEĞERİ
FLATCAST RADIO CONTROL
GOOGLE PLAY REPORT
İSLAM VE TESBİHAT İLE AFYON
ROCKEFELLER VE İSLAM
FIRKALAR VE İSLAM
TARİKATLER VE İSLAM
İSLAMGREEN34 FACEBOOK

GAFÛR, GAFFÂR, ĞÂFİR

                              http://www.birlikvakfi.org/esma/yazilar/gafur-gaffar.html

 

 Her üç ismin kökü olan ĞAFR, öretmek, gizlemek, kirlenmekten korunmak maksadıyla bir şeyin üstünü örtmek anlamında.

  Kur’an-ı Kerim’de bu kökten türemiş 234 kelime bulunmaktadır: Bunlardan beş tanesi bağışlamak anlamında insana izafe edilmiştir. 187 tanesi de doğrudan Allah’ü Teâlâ’ya izafe edilmiştir: 61 tanesi değişik fiil kalıplarında, kalanı da çeşitli sıfat ve isimler şeklindedirler. 42 tanesi de istiğfar kavramıyla ilgilidir.

  Üç isimde de muhteva
1 – Hata ve kusurları örten,

2 – Günahkârı dünyada da ahirette de cezalandırmayan (cezayı gizleyen) –Allah’ın kendisi için seçtiği tarz, insanların güzelliklerinin görünmesi, gözükür hâle gelmesidir. Bu maksatla Allah bir iyiliği on sayar, bir kötülüğü de bir kötülük. Yine bu maksadla Allah günahlarını, kusurlarını bağışlar, örter ki güzellikleri gözükür hale gelsin. Bağışlamasının değişik şekilleri bize asılda onun tarzının güzelliklerinin görünmesi ve bundan hareketle görünmesini engelleyen kusurların örtülmesidir. Yapılan bir kötülüğün, yapılan bir iyiliğin on sevabından bir tanesiyle giderilmesi de bundandır. İnsanlar arası muamelede de aynı tarz yani güzelliklerinin görülür hâle gelmesi için çirkinliklerinin örtülmesi tarzı takip edilmelidir.-

3 – Günahkârın durumunu gizleyen: Buna delîl:
     
           
Buharî, Müslim, Hanbel, İ. Mâce,  Hûd 18
  İbn Ömer (r.a.) Rasûlullah’ı (s.a.v.) şöyle buyururken işittim: Şüphesiz Allah mümini yaklaştırıp üzerine korumasını örter gizler ve şu günahını biliyor musun, şu günahını biliyor musun? diye sorar. O da evet biliyorum ey Rabbim der, sonunda günahlarını ikrar ettiğinde içinden artık işinin bittiğini, helâk olduğunu görüp düşündüğü sırada Allah, dünyada senin üzerindeki günahları güzleyip örttüm bugün de onları bağışlıyorum buyurur, arkasından iyiliklerinin yazıldığı kitap verilir. Kâfir ve münâfıklara gelince şahitler, Rablerine yalan söyleyenler işte bunlardır, iyi biliniz ki Allah’ın lâneti zalimleredir derler.

  ĞAFFÂR, üç âyette AZÎZ ismiyle birlikte gelmiştir. ĞAFÛR ismi ise iki âyette tek başına 71 yerde RAHİM ile birlikte, bir yerde de ZÜRRAHME ile birlikte gelmiştir. Bir yerde de RAHİMUN ĞAFÛR şeklinde gelmiştir. Bir tek yerde VEDÛD ismi ile gelmiştir. Bunlardan başkası HALÎM, AFÜVV isimleri ile gelmiştir. İki âyette de AZİZ  ile birlikte gelmiştir.

  GAFÛR ve GAFFÂR mübalağa ifade ederler. Aralarındaki fark hususunda Zeccâc, GAFFÂR günahları dünyada örten, GAFUR ise ahrette bağışlayan demektir, der.
Kuşeyrî, GAFFÂR’ın daha çok mübalağa ettiğini ifade ederek, asıl mağfiret kulun tevbesi ve itâatıyla değil ilâhî lütufla gerçekleşir der. İbn Arabî de GAFFÂR’ın, GAFÛR’a göre daha fazla mübalağa ifade ettiğini söyler.

  Gazalî, GAFFÂR tekrarlanan hata ve kusurları, GAFÛR ise her nevî günahı bağışlamayı ifade eder. Bir çeşitten günahı bağışlayana GAFUR denmeyeceği gibi, bütün günahları kuşatsa bile sadece bir defa bağışlayan için de GAFFÂR ismi kullanılmaz.

  Gazalî’ye göre GAFFÂR, güzel olanı gösterip çirkin olanı gizleyen demektir. Günahlar, Allah’ın dünyada üzerlerini örtü ile gizlediği, ahrette de cezalandırmaktan vazgeçtiği çirkinliklerdir. Ğafr (غَفر ) örtmek manasınadır. Allah’ın kulu üzerindeki iki setri (ğafr) 

1 – Görenlere çirkin gelecek yerleri içeride, güzel gelecek yerlerini de dışarıda yaratmış olmasıdır.
2 – Kötü düşünceler ve çirkin arzularını kimsenin vâkıf olamayacağı kalbinde gizlemesi. Kimsenin nüfûz edemeyeceği bir yeri bunların karargâhı kılarak kendisinden başkalarına örtmüştür.
3 – Kulun başkalarının yanında mahcup olmasına, itibar kaybetmesine sebep olacak günahlarını bağışlamasıdır.
4 – Bir başka şekli de imanla ölenlerin güzel amellerinin sevabıyla günahlarının çirkinliklerini örtmek için kötü amellerini güzel amelleri dönüştürür.

 Mağfiret’ten türemiş üç isim vardır:

ĞAFİR (غَافِرْ ) Esma-i Hüsna listesinin bulunduğu hadis rivayetinde yer almamakta, sadece Kur’an’da bir ayette karşımıza çıkmaktadır. Gâfir 40/3

ĞAFUR: Kehf 18/58, Buruc 85/14, Hıcr 15/49, Zümer 39/53, Nîsâ 4/110

GAFFÂR: Tâhâ 20/82, Nuh 71/10, Zümer 39/5

Kul da işlediği masiyetler dolayısıyla Allah tarafından üç isimle isimlendirilmiştir:

ZÂLİM:

        
  Sonra kitabı kullarımız arasından seçtiklerimize verdik. Onlardan kimi kendisine zulmeder, kimi ortadadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda öne geçmek için yarışır. İşte büyük fazilet budur.     Fâtır 35/32

ZALÛM:

            
  Biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar bunu yüklenmekten çekindiler, korktular. Onu insan yüklendi. Doğrusu o çok zalim, çok cahildir. Ahzab 33/72

ZALLÂM:

                
  De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım. Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin, çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki o çok bağışlayan çok esirgeyendir. Zümer 39/53

   Sanki Cenab-ı Hak, kulunun masiyetle ilgili zulmü konusunda üç ismi var, benim de kulumun bu hallerine mağfiret ile rahmet etmem üç değişik şekilde gerçekleşir: Sen zalim olursan ben ĞÂFİR, zalûm olursan ben ĞAFÛR, zallâm olursan ben de ĞAFFÂR olurum.
Allah Teâlâ ĞAFİR’dir amel defterinden masiyeti giderir, ĞAFÛR’dur, meleklere senin amellerini unutturur, ĞAFFÂR’dır öyle bir unutturma gerçekleştirir ki sanki sen günah değil iyilik işlemiş olursun.

GÂFİR’dir dünyada, ĞAFÛR’dur kabirde, GAFFÂR’dır kıyamet meydanında.

ĞÂFİR’dir ilmel yakîn inananlar için, ĞAFÛR’dur aynelyakîn inananlar için, ĞAFFÂR’dır hakkalyakîn inananlar için.

Cürcanî, Tarifât’ta, mağfiret, bağışlama, kâdir olanın kudreti altındaki kimseden sadır olan çirkin bir davranışı örtmesidir. O kadar ki bir köle, efendisinin kusur ve aybını azarlamasından korktuğu için örtse mağfiret etti denmez.

Bütün peygamberler Cenab-ı Hakk’tan mağfiret talebinde bulunmuşlardır.:

Hz. Âdem:

                
  Rabbımız kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize acımazsan kaybedenlerden oluruz, dediler. Araf 7/23

Hz. Nuh:

            
  Eğer beni bağışlamazsan ve bana acımazsan kaybedenlerden olurum. Hud 11/47
 
 Hz. Mûsâ:

          
  Rabbim ben kendime yazık ettim beni bağışla dedi. Kasas 28/16
 
 Bir tek günahı bağışlayan ĞÂFİR, 1000 günahı bağışlayan ĞAFÛR, sayılamayacak kadar günahı bağışlayan da ĞAFFÂR’dır.

 Allah Teâlâ kimleri, hangi vasıflara sahip olanları bağışlar:

1 – Emirlerine uygun hareket edenler. Bakara 58, Araf 7/161
2 – Rasûlüne ittiba edenler, Âli Îmran 3/31
3 – Allah’a ittikâ edenler. Enfal 8/29
4 – Allah’ın kalplerinde hayır bulunduğunu bildikleri, Enfal 8/70
5 – Affedip görmezden gelenler, Nûr 24/22
6 – Önce inananlar, inananların ilkleri, Şuara 26751
7 – Allah’tan ittikâ edip doğru söz söyleyenler, Ahzab 33/70-71
8 – Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyenler, Zümer 39/53
9 – Allah’ın davetçisine icabet edenler, Ahkaf 46/31
10 – Allah’tan ittikâ ve Rasûlüne (s.a.v.) iman edenler, Hadid 57/28
11 – Allah’a ve Rasûlüne (s.a.v.) inanıp mallaı ve canlarıyla Allah yolunda cihad edenler, Saf 61/11-12
12 – Karz-ı hasende bulunanlar, Teğabün 64/17
13 – Allah’a kulluk eden, karşı gelmekten sakınan ve Rasûlüne (s.a.v.) itaat edenler. Nuh 71/2-3
14 – Kendime zulmettim beni bağışla diyenler, Kasas 28/16
15 – Bir kötülük yaptıklarında, kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahları için bağışlanma talep edenler, Âli Îmran 3/135
16 – Nefislerine zulmettiklerinde Rasûle gidip bağışlanma dileyen Rasûlün de (s.a.v.) kendileri için bağışlanma talep ettikleri, Nîsa 4/64
17 – Kötülük yapan veya nefsine zulmeden sonra da Allah’tan bağışlanma talep edenler, Nîsa 4/110
18 – İşledikleri kötülüklerde bile ısrar etmeyenler, Âli Îmran 3/135
19 – Allah yolunda ölen veya öldürülenler, ÂliÎmran 3/157
20 – Mücahitler, Nîsa 4/95-9 
21 – İman edip de Salih amel işleyenler, Mâide 5/5, Hacc 22/50
22 – Gerçek mümin olanlar, Enfal 874-74
23 – Sabredip ameli Salih işleyenler, Hud 11/11
24 – Temiz kadınlar (Tayyibât) Nur 24/26
25 – Zikreden erkek ve kadınlar, Ahzab 33/35
26 – Zikre uyan, gayben Hakk’tan korkanlar, Yasin 36/11
27 – Müttakiler, Muhammed 47/15
28 – Rasûlüllah’ın (s.a.v.) huzurunda seslerini kısanlar, Hucûrât 49/3

  Allah Teâlâ kimleri bağışlamaz:

1 – Kendisine ortak koşanları:

            
  Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz, bundan başkasını dilediği kimse için bağışlar. Nîsa 4/48

2 – İman edip inkâr eden… sonra da inkârlarını artıranlar:

          
  İman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip inkâr edenleri sonra da inkârlarını artıranları Allah ne bağışlayacak ne de onları doğru yola iletecektir. Nîsa 4/137

3 – İnkâr edip zulmedenler:

              
  İnkâr edip zulmedenleri Allah asla bağışlayacak değildir. Onları bir yola da iletecek değildir. Nîsa 4/168

4 – Münafıkları:

           
  Onlara (münafıklara) mağfiret dilesen de dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır.  Münâfikun 63/6

5 – İnkâr edip Allah yolunda alıkoyan ve kâfir olarak ölenler:

            
  İnkâr edip Allah yolundan alıkoyanları ve sonra da kâfir olarak ölenleri Allah sala bağışlamaz.
 Muhammed 47/34

Allah bağışlamaz mağfiret etmezse ne olur:

1 – Hâsîrlerden (zarara uğrayanlardan) olur:

          
 Eğer Rabbimiz bize acımaz ve bizi bağışlamazsa mutlaka zarar uğrayanlardan olacağız. Araf 7/149

                 
  Adem ile eşi dediler ki: Ey Rabbimiz Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamazsan ve bize acımazsan mutlaka ziyan edenlerden oluruz. Araf 7/23

             
  Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen ziyana uğrayanlardan olurum. Hud 11/47

2 –Yola hidayet etmez:

            
  Allah asla bağışlayacak değildir. Yola hidayet edecek de değildir. Nîsa 4/168 

              
  Allah onları bağışlayacak değildir. Yola hidayet edecek de değildir. Nisa 4/137

  Allah  Teâlâ kulunun nelerine mağfiret eder:

1 – Hatâya:

                                          
  Sizin hatalarınızı bağışlayalım. Bakara 58

2 – Hatîât:

                                          
  Hatalarınızı bağışlayalım A’raf 7/161

3 – Zünûb:

                                            
  Günahlarınızı bağışlayalım.  A. Îmran 31

4 – Hatâyânâ: 

                      
  Rabbımızın hatalarımızı bağışlayacağını umarız. Şuara 26/51

5 – Hatîetî:

          
  Hesap günü hatalarımı bağışlayacağını umduğum O’dur.   Şuara 26/82

6 – Min zünûbüküm:

                          
  O sizin günahlarınızdan bir kısmını bağışlamak…. için sizi çağırıyor. İbrahim 14/10

7 – Mâ kad selef:

            
  İnkâr edenler vazgeçerlerse geçmiş günahlarının bağışlanacağını söyle. Enfal 8/38

8 – Mâ teahhara ve mâ tekaddeme:

              
  Böylece Allah senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Feth 48/2

  İnsan Allah Teâlâ’dan nelerinin ve kimlerin bağışlanması talebinde bulunur:

1 – Zünûbenâ:

          
  Ey Rabbimiz, iman ettik, bizim günahlarımız bağışla, bizi ateş azabından koru diyenler. Âli Îmran 3/16

2 – Lî (beni): 

          
  (Mûsâ) Ey Rabbim, beni ve kardeşimi bağışla, bizi rahmetine kabul et. A’raf 7/151

3 – Lenâ (bizi)

              
  (Mûsâ) Sen bizim sahibimizsin, bizi bağışla ve bize acı. Sen bağışlayanların en iyisisin. A’raf 7/155

4 – Liebî (babam):

                        
  Babamı da bağışla çünkü o sapıklardandır.
 Şuara 26/86

5 – Lillezine tâbû (tevbe edenleri):

            
  Ey Rabbimiz senin rahmetin ve ilmin her şeyi kuşatmıştır. O halde tevbe eden ve senin yoluna gidenleri bağışla, onları cehennem azabında koru. Mümin 40/7

6 – İhvâninâ (kardeşlerimizi):

            
  Rabbimiz, bizi ve bizden önce gelip geçmiş imanlı kardeşlerimizi bağışla.
 Haşr 59/10

7 – “Mü’minîn” ve “vâlideyye” (ana-babamı):

        
  Rabbimiz hesap günü beni, ana-babamı ve müminleri bağışla. İbrahim 14/41
  
 Bu arada mağfiret ve aff-ı ilâhî arasındaki farka da değinelim: Kulun dünyada gerçekleştirdiği her eylemin (bu eylem ister dünyevî isterse uhrevî olsun) dünyada ve ahrette karşılıkları vardır. “Eylem”: iyilikleri, iradesiyle gerçekleştirmek, kötülükleri de iradesiyle terk etmek olarak anlıyoruz. Her eylemin bizi dünyada karşı karşıya getireceği durumlar var. Bu durumlar, eylemimizin iyi veya kötüyü hedeflemesine binâen olumlu veya olumsuz olabilirler. Ama her iyi eylemimiz bizi dünyada olumlu, hoşumuz giden durumlarla karşı karşıya getirdiği gibi her kötü eylemimiz de dünyada olumsuz, hoşumuza gitmeyen durumlarla karşı karşıya bırakır. Yani, her eylemimiz dolayısıyla iki karşılık alırız: dünyada, ahrette. Olumsuz eylemin dünyada ve ahrette cezası, olumlu eylemin dünyada ve ahrette mükâfatı.

  Varlıklar insanın hizmetinde. Allah Teâlâ, bütün varlıklara karşı insanın vekilidir. İnsan da bütün varlıklar arasında emanetin kendisine verildiği varlık. Allah namına hareket edebilen tek varlık.   Gerçekleştirdiği eylemelerin tümü ya varlığın hukukunu varlığa teslim eden, ya da teslim etmeyen eylemler. Bu eylemler varlıkların insana muamelesinin (tepkisinin) de sebebi olurlar.   Yani bizim eylemlerimiz, varlığın bize aldığı pozisyon belirleyicisi olurlar. Her eylemimiz yine bize eylem olarak döner.

  Allah’ın affı eylemlerimizin dünyada bizi karşı karşıya getireceği olumsuz durumlarla ilgilidir. Mağfireti ise ahrette karşı karşıya getireceği olumsuz durumlarla ilgilidir. 

  İyiyi, iyiliği, güzeli, güzelliği gerçekleştirmenin, kötüyü, kötülüğü, çirkini, çirkinliği terk etmenin mükâfatını dünyada hoşumuz giden yaşanabilir, huzurlu, arzu edilir durumlar olarak, ahrete de Rabbimizin rızası olarak buluruz.

  İyiyi, iyiliği, güzeli, güzelliği yapmamanın, terk etmenin, ihmal etmenin, bu konuda lâubalilik etmenin, kötüyü, kötülüğü, çirkini, çirkinliği gerçekleştirmenin cezasını da dünyada hoşumuza gitmeyen hastalıklar, felâketler, mahrûmiyetler, âfetler, musîbetler olarak, ahrette de Rabbimizin gazabı olarak buluruz.

  Sadakanın belâları defetmesi; ömrü uzatması, sıla-i rahim’in ömrü uzatması, Yâsin suresini okumanın kötülükleri uzaklaştırıcı iyilikleri çağırıcı olması…..gibi durumlar dünyadaki mükâfatlarıdır. Ahrettekiler hesaba gelmez.

  Hazan Basri hazretlerine bir adam geldi ve hanımım bana evlat veremiyor ne yapayım diye sordu. O, Allah’a istiğfar etmesini (estağfirullah demesini) söyledi. Başka bir adam da gelip ey imam semâdan yağmur inmiyor, tarlalarım kurudu deyince onda estağfirullah’a devam etmesini söyledi. Daha sonra başka biri geldiğinde rızkının daraldığından şikâyet ettiğinde ona da aynı  istiğfarı tavsiye ettiğinde orada bulunan ve bu sorularla, aynı cevabı duyanlar; ey imam sana şaşmamak mümkün değil, başka başka isteklerle yanına gelen üç kişiye de aynı şeyleri söyledin der. İmam da der ki, İstiğfar rızık genişleme sebebidir. Yağmurların yağmasının, çocuk sahibi olmanın da sebebidir der ve şu âyeti okur:

            
  (Hz. Nuh) Dedim ki rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü o çok bağışlayıcıdır. (mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın. Nuh 71/10-11-12

  Cenab-ı Hak affıyla (AFÜVV ismiyle) kulun sorumluluklarını asgariye indirir, iyilikleri yapmasını kolaylaştırır, kötülükleri işlemesini zorlaştırır. Buna rağmen kötülük yapanları da, mağfiretiyle (GAFÛR, GAFÂR, ĞÂFÎR isimleriyle) muamele ederek bağışlar (dilerse).
Kulun amelindeki kusurlar/ niyetindeki kemâl ve ihlâs ile/ imanındaki salâbetiyle/ Allah hakkındaki hüsn-ü zannıyla bağışlanır.

Bağışlaması da,

1 – Kulun bağışlanmayı talep etmesiyle,
2 – Kulun keffâret edici özelliğe sahip eylemleri gerçekleştirmesiyle,
3 – Şartsız ve karşılıksız olarak Hakk’ın devreye girmesiyle gerçekleşir.
Kulun talebi veya karşılıksız olarak Hakk’ın devreye girmesiyle gerçekleşen bağışlama:
1 – Kulun cezayı hak eden davranışını dünyada kimse görmemişse, kimseye ilân edilmeyerek sanki işlenmemiş gibi yapılarak bağışlanır.
2 – Görülmüşse seyyiatını hasenata çevirerek bağışlar,
3 – Şahitlerine, meleklere unutturarak bağışlar,
4 – Kendisine unutturarak bağışlar,
5 – Şefaat ile bağışlar,
6 – Cezaya konu olan davranış kul hakkı ise sahibini razı ederek bağışlar,
7 – İşlediği kötülüğü bir tek kötülük sayarak da bağışlamış olur.

  Konevî, O her an günahı bakanların gözlerinden gizler ve kendine meleklerin sayfalarından siler. Bu ismin hükümlerinden bazıları, korumak, kıskanmak ve muhafaza etmektir. Örtülenler üç tabaka da bulunurlar:
I – Günah işledikten sonra cezalandırılmaktan korunanlar. Bunlar mağfiret edilenledir. 
Bağışlanma talebi (istiğfar) dışında gerçekleştirildiğinde işlenmiş bir takım günahlar için bağışlanma sebebi sayılacağı bildirilen ameller:
1 – Abdest,
2 – Abdest peşinde üç kez
                                            
denilmesi
3 – Abdesti tamamlayıp namazı da tamamlamak,
4 – Kuşluk namazı kılmak,
5 – Beyt-i makdiste namaz kılmak,
6 – Ramazan orucu tutmak,
7 – Şevval ayında altı gün orucu tutmak,
8 – Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri oruç tutup Cuma günü az veya çok sadaka vermek,
9 – Oruç tutan biri iftarı 

          
diyerek yapan kimse,
10 – Ölüyü yıkamak,
11 – Yemek yedikten sonra 

                          
denilirse,
12 – Müslüman bir kardeşinin ihtiyacını görme kasdıyla yola çıkmak,
13 – Meclisten ayrılırken selâm vermek,
14 – Hastalıklarına sabreden kimse,
15 – Akşam namazından sonra altı rekât evvabin namazı kılmak,
16 – Günde veya her Cuma, veya her ay veya yılda bir kez tesbih namazı kılmak,
17 – Sübhanallahi  ve bihamdihi diyen kimse,
18 – Allah korkusundan tüylerin diken gibi olması,
19 – Müslüman kardeşle karşılaşıp musafaha edilip birbirlerine muhabbetle güelr yüz göstermek,
20 – Su dağıtmak,
21 – Namazları cemaatle edâ etmek üzere camiye gitmek,
22 – Semîallahü limen hamideh dediğinde imam, rabbenâ lekelhamd demek,
23 – Beş vakit nazmı edâ,
24 – Secde yapmak,
25 – Kadir gecesini ihya etmek,
26 – Şehid olmak,
27 – İhlas suresini okumak (her gün ikiyüz kere)
28 – Sübhanallahi velhamdülillâhi velâilâhe illallahü vallahüekber demek, (Amellerin Faziletleri ve El-Makamül mahmud kitaplarından derlenmiştir.)
II – Günaha arzu duymadıkları için günah işlemekten korunanlar. Bunlar korunanlardandır.
III- Hakk’ın sıfatlarında boğulmuş, zât nurlarında kendilerini yitirmiş oldukları için günah ve tâatları görmeyen insanlar. Bunlar masumdurlar.

  Dünyada gerçekleştirilen her eylemin yine dünyaya ve ahirete bakan bir yüzü var. Dünyaya bakan yüzü eylemimizin bizi fayda ve zararla karşılaştırmasıdır. Ahirete bakan yüzü ise cennet veya cehennem karşılaştırmasıdır.

                                              
Amelleriniz âmilleriniz (idarecileriniz)dir.

                        
Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.  

  Beyhakî, Ka’b’den rivayet eder: Allah her zaman için o zamanda yaşayan insanların kalplerinin istikameti üzre melek gönderir. Eğer onların salâhını murad ediyorsa mütreflerini (refahtan şımarmışlar takımını) gönderir.

  Hasan Basrî’den: Beni İsrail Mûsâ’dan sordular: Rabbine sor ki bizden razı olduğunun veya bize öfkelendiğinin alâmeti nedir bize açıklasın. O da sordu. Allah da; onlara haber ver ki üzerlerine hayırlıların âmil tayin edilmesi benim onlardan razı olduğumun, şerlilerin âmil tayin edilmesi de onlara öfkelendiğimin alâmetidir.

  Hasan Basrî bir adamın Hacca aleyhine bedduada bulunduğunu duydu da böyle yapma siz nefsinizden dolayı bu duruma geldiniz. Korkarım Haccac görevden alınır veya ölürse size maymunlar ve domuzlar idareci olurlar. Rivayet edilmiştir ki âmilleriniz amellerinizdir, nasılsanız öylece idare olunursunuz.

A’meş’e 

            
“İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerden bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.” En’âm 6/129 ayetiyle ilgili öncekilerden neler duyduğu sorulmuş da o : Onlardan bu konuda duyduğum insanlar bozulduklarında en kötüleri onlara emîr olur” sözüdür demiş. Keşfulhafâ

  Affetmek ve bağışlamak güçlü ve haklı olmanın en güzel tezahürüdür. Cezalandırmada bile bu tezahürü bu kadar mükemmel ve güzel bulmak mümkün değildir.

  Esmaî anlatır: Bir arabî Ravza-i Mutahhara’nın durdu ve şöyle seslendi: Allah’ım, bu habîbindir, ben de kulunum, şeytan da düşmanın. Eğer beni bağışlayacak olursan habîbin sevinir, kulun kurtulur, düşmanın da öfkelenir. Bağışlamayacak olursan habîbin öfkelenir, düşmanın sevinir kulunsa helâk olur. Sen habîbini öfkelendirmekten, düşmanını hoşnut kılmaktan ve kulunu helâk etmekten daha keremlisin.

                
  Üç şey kimde bulunursa Allah onu korumasına alır, rahmetini ona akıtır, cennetine sokar: Verildiğinde şükreden, güçlü iken bağışlayan ve öfkelendiğinde vazgeçen.

            
  Hz. Mûsâ Ya Rabbi, katında kullarının en azizi kimdir? diye sordu. Allah, gücü yettiğinde bağışlayan dedi. Kenzulummâl

             
  Nîsa 123. âyeti nazil olduğunda Ebubekir Ey Allah’ın Rasûlü bu ayet “Ne sizin kuruntularınız ne de ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir): Kim bir kötülük yaparsa onun cezasını görür ve sonra kurtuluş nasıl beklenebilir ki işlediğimiz her kötülük dolayısıyla cezalandırılacağız, dedi. Rasûlullah (s.a.v.) Allah sana mağfiret etsin ey Ebu Bekir, sen hasta olmaz mısın, sen yorulmaz mısın, sen hüzünlenmez misin? dedi de Ebu Bekir evet dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) işte bu durumlar sizin cezalandırılmanızdır buyurdu.

  Ebu Hüreyre (r.a.) den şöyle dediği rivayet edilmiştir. Nîsa 123 nazil olduğunda hüzünlendik ve Ey Alalh’ın Rasûlü bu ayet bizde ümit bırakmadı dedik. Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz:

          
  Sevinin, bu dünyada sizden birinin başına gelen her musîbeti, Cenab-ı Hak o kimsenin günahlarına bir kefaret yapar. Hatta ayağına batmış bir dikeni bile dedi. Buharî 

  İbn Abbas bu ayet gelince müminlere çok zor geldi. Dediler ki Ta Rasûlallah hangimiz kötülük yapmadı ki? Bunun cezası nasıl olur? Hz. Peygamber (s.a.v.): Allah Teâlâ tâate on iyilik bir günaha karşılıksa tek bir ceza va’detmiştir. Kim yaptığı bir kötülükten dolayı cezalandırılırsa, on sevabından biri eksiltilir. Geriye dokuz sevabı kalır. Birleri onlarına baskın çıkıp galip gelenlere yazıklar olsun, buyurdu.

  Abdullah b. Mes’ud’dan: “Kim Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illa hüvel hayyül kayyûmu ve etübü ileyh” diye üç kez söylerse savaştan kaçmış bile olsa mağfiret olunur. Taberânî

            
  Huzeyfe (r.a.) den: Benim dilimde aile efradıma karşı bir ölçüsüzlük vardı. Fakat bu başkalarına olmazdı. Bu halimi Aleyhissalâtü vesselâma söyledim, Rasûlullah istiğfar bakımında ne haldesin? Bu kusurunun bağışlanması için günde 70 kere istiğfar et, buyurdular. Ktb Stt. Terc. 17/498

          
  Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz: Amel defterinde çok istiğfar bulunana ne mutlu, buyurdular. Ktb Stt. Terc. 17/498

            
 Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz şöyle dua ederdi: Beni güzellikleri işlediklerinde sevinenlerden kötülükleri işlediklerinde istiğfar edenlerden eyle.17/498

           
 Ebu Hureyre’den: Aleyhissalâtü vesselâm efendimiz şöyle buyurdu: Allah azze ve celle hazretleri Salih kulunun derecesini cennette yükseltir. Kul bu nasıl benim olur der de Allah çocuğun senin için gerçekleştirdiği istiğfar dolayısıyla senindir der. Heysemi Mecma’uz-zevâid.

  Kulun istiğfarının sağlayacağı faydalar:

1 – 

           
  Dedim ki rabbinizden mağfiret dileyin, çünkü o çok bağışlayıcıdır. (mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin. Mallarınızı ve oğullarınızıçoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın. Nuh 71/10-11-12

2 – 

          
  Ve rabbinizden mağfiret dilemeniz sonra da tevbe etmeniz için (indirildi. Bunu yaparsanız) Allah sizi tayin edilmiş bir süreye kadar güzel bir şekilde yaşatır, fazlasını yapan herkese de iyiliğinin karşılığını verir. Hud 11/3

3 – 

        
  Ey kavmim Rabbinizden bağış dileyin, sonra da ona tevbe edin ki üzerinize göğü bol bol göndersin ve kendinize kuvvet katsın. Hud 11/52

4 – 

        
  Rabbinizden bağışlanma dileyin sonra da tevbe edin. Muhakkak ki Rabbim çokmerhametli ve vedûd’ur. Hud 11/90

5 – 

                
  Allah’tan mağfiret dileyin şüphesiz Allah çok bağışlayıcı çok esirgeyicidir.Müzzemmil 73/20

6 – 

                
Bakara 199

7 – 

            
  Rabbini hamd ile tesbih et ve onsan bağışlanma dile çünkü o tevbeleri çokça kabul edendir. Nasr 110/3

8 – 

        
  O halde O’ndan mağfiret isteyin sonra da ona tevbe edin. Çünkü Rabbim çok yakındır, dualara icabet edendir. Hud 11/61

9- 

              
  Onların sözleri sadece şöyle demekten ibaretti. Ey Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlığımız bağışla. Ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler topluluğuna karşı bizi muzaffer kıl. Allah da onlara dünya nimetini ve ahiret sevabının güzelliğiniverdi. Allah iyi davrananları sever. Ali İmran 147-148

10 – 

        
  Mûsâ Rabbim doğrusu kendime zulmettim beni bağışla dedi. Allah da onubağışladı. Kasas 28/16

11- 

            
  Yine onlara bir kötülük yaptıklarında ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen istiğfar ederler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki. Bir de onlar işledikleri kötülüklerde bile bile ısrar etmezler. İşte onların mükâfatı Rableri tarafından bağışlanma ve altlarından ırmaklar akan içinde ebedî kalacakları cennetlerdir. Böyle amel edenlerin mükâfatı ne güzeldir. Ali İmran 135/136

12 – 

                  
  Allah’tan mağfiret dileseniz olmaz mı? Belki size merhamet edilir Neml 27/46

13 – 

                  
  Onlar mağfiret dilerlerken Allah onlara azap edecek değildir. Enfal 8/33

  Özetle söyleyecek olursak Allah’tan bağışlanma dileyenlere:

1 – Bol yağmurlar,
2 – Mal çokluğu,
3 – Çocuk çokluğu,
4 – Güzel bahçeler,
5 – Akan ırmaklar,
6 – Güzel dünya meteâı,
7 – Merhamet-i îlâhiye,
8 – İlâhî muhabbet,
9 – Rahmet,
10 – Tevbe kabulü,
11 – Yakınlık,
12 – Dualarına icabet,
13 – Dünya nimeti,
14 – Ahiret nimeti,
15 – Ebedî  kalacakları cennetler,
16 – Azaptan kurtuluş.

  Yalnızca mağfiret isteği (istiğfar) geçmiş olan günaha pişmanlıkla şerrinden korunmayı dua ederek talep etmektir, gelecekte de karşımıza çıkacak günahın şerrinden de onu yapmamaya azmederek korunmayı talep etmektir.

  Kullar ne kadar gayret etseler de Allah’ın celâline lâyık olanı gereği gibi îfâda kusurdan uzak kalamazlar. Buna işaret etmek üzere bir çok tâatten sonra istiğfar da meşrû kılınmıştır. Farz namazı kılan kimsenin akabinde üç kez istiğfar etmesi, teheccüd kılanın seherde dilediği kadar istiğfar etmesi, hacını hacdan sonra istiğfar etmesi meşrû kılınmıştır.

                                
                                                                                        Ali İmran 17

      
                                                                                        Bakara199
 
 Yine abdestin sonunda, her meclisin bitirilişinde istiğfarın meşrûiyeti de rivayet olunmuştur. Rasûlullah (s.a.v.) herhangi bir meclisten kalkarken de

                  
derdi.
  İstiğfar tevbeyi de kaplayabilir. Yalnızca bağışlanma talebi (istiğfar), duada bağışlanma talebiyle beraber tevbedir. Tevbenin de kelime olarak zikri geçtiği istiğfar

                                        
  İse sadece bağışlanma talebiyle duadır. Geçmiş günaha nedâmet yoksa o sade duadır, nedâmetle birlikte olursa tevbedir.

                            
  Çocuğun, öldükten sonra babası için yaptığı istiğfar birr (iyilik)tir. Kenzulummal, Câmiu’s-Sağîr

          
  Rabbin Teâlâ kulunun rabbim günahlarımı bağışla demesinden, kulum benden başkasının günahlarını bağışlayamayacağını bildi diye sevinir. Tirmizî, Ebu Davud, Ramuz 1/122

      
  Şüphesiz Allah kulun Rabbının bağışlamasını sevdiği gibi ruhsatların kul tarafından kabul edilmesini de sever.

       
  Allah Teâlâ hazretleri, benim, günahları bağışlamaya gücüm olduğunu sizden kim bilirse, hiç aldırmaksızın –eğer bana hiçbir şeyi ortak koşmamışsa- onu bağışlarım.

          
  Ümmetimde mâsiyetler zuhur ettiğinde Allah onlara azabı vermiştir. Dedim ki yâ Rasûlallah o gün insanlar arasında Salih insanlar yok mudur? O evet vardır dedi. Ben bunlar ne olacak dedim. O, insanlara gelen onlara da gelecek, sonra Allah’tan bir Rıdvan ve mağfirete ulaşacaklar dedi.

      
  Ebu Bekir (r.a.) Rasûlullah (s.a.v.) efendimize bana namazda yapabileceğim bir dua öğretir misin? dedi de Rasûlullah: Allah’ım ben nefsime çok zulümler ettim, günahları senden başkası bağışlamaz beni katından bir mağfiretle bağışla ve rahmet bana et. Zira sen gafursun, rahimsin de buyurdu.

        
  Ebu Zer (r.a.) den, Rasûlullah (a.s.) buyurdu ki: Allah azze ve celle buyurdu ki: Kim bir hasene işlerse onun için on misli vardır veya daha da artırırım. Kim bir seyyie işlerse onun karşılığı onun kadardır veya bağışlarım. Kim yeryüzü dolusu hatâ işlese ve sonra bana hiçbir şeyi şerik koşmayarak kavuşursa onun için yeryüzü dolusu mağfiret kılarım. Kim bana bir karış yaklaşırsa ben ona bir zira’ yaklaşırım, zira’ yaklaşana kulaç yaklaşırım, bana yürüyerek gelene koşarak gelirim.

        
  Bir kimse istiğfara devam ederse Allah ona her darlıktan bir çıkış verir. He kaygıdan azade kılar ve rızkını ummadığı yerden verir.

          
  Bir kimse yetmiş kere istiğfar ederse yediyüz günahı bağışlanır. Bir gün ve gecede yediyüz günahtan fazla işleyene hayret. O hüsrana uğramış iflas etmiştir.

            
  Size derdinizi devanızı bildireyim mi? Haberiniz olsun sizin derdiniz günahlar, devanızsa istiğfardır.

      
  Kimseden bir şey isteme, cennet senin olsun. Öfkelenme, cennet senin olsun. Güneş batmadan önce her gün 70 kez estağfirullah de Allah 70 yıllık günahını bağışlasın. De ki benim 70 yıllık günahım yoksa, o zaman baban için olur dedi. Babamın da 70 yıllık günahı yoksa, o zaman ailen için olur dedi. Onların da yoksa dedi de Rasûlullah (s.a.v.) o zaman komşuların için olur buyurdu.

        
  Kim hergün “Allahım beni, müminleri ve müminâtı bağışla diye dua ederse her mümin adedince sevaba ulaşır.

      
  Şeddad b. Evs (r.a.). hz. Peygamber (s.a.v.) istiğfarın en değerlisi şu duadır: Allah’ım sen benim rabbimsin, senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum. Zâtına verdiğim sözde gücüm yettiği kadar durmaya çalışıyorum. Yaptığım günahların şerrinden sana sığınıyorum. Bana verdiğin nimetini itiraf ediyorum, günahlarımı da itiraf ediyorum, beni bağışla çünkü senden başkası günahları bağışlayamaz. Kim inanarak gündüz bunu söyler de o gün akşamdan önce vefat ederse cennetlik olur. Kim inanarak gece söyler de o gece sabahtan önce vefat ederse o da cennetliktir buyurmuştur.

  İSTİĞFAR, rabbânî sevginin eskisi kadar sağlam, daha güçlü hale gelmesini istemektir. İnsanın dış dünyasında düştüğü hataya rağmen iç dünyasında bir değişikliğin –menfi anlamda- gerçekleşemediğinin, sirâyet etmediğinin ifadesidir. İstiğfar, işlenilen hatanın iç dünyanızda oluşturacağı pişmanlığın psikolojik etkilerini, hatanın muhatabına itirafı ile aza indirgemektir. İstiğfar bir tevazu davranışıdır. İstiğfarı terkse kendini beğenmişliğin büyüklenmenin ifadesidir, büyüklenenlerin tarzıdır. İstiğfar Allah Teâlâ’ya ait olan bağışlamaya kulun verdiği değerin, önemin ifadesidir. İstiğfarı terk ise bağışlanmayı aldırmazlığın, ne yaparsan yap demenin, hataları umursamazlığın …ifadesidir. Allah’a giden yolculuğu sürdürmektir, sürdürme azim ve niyetini hatalarımıza rağmen göstermektir. Kararlılık ifadesidir. Rabbimizin mağfiretini büyük gördüğümüzü göstermektir.

  Bazı amel vardır ki ondan kusur vaki olur. Yani sûreti kusurdan hâli olmaz, marîz ve pîrin namazı gibi. Velâkin niyette kusur olmaz. Bu cihetten niyet kabule şefi’ olur ve bu mânâ dahi esrar-ı acibedendir ki Hakk’ın abdi tedarükündendir. Zira her abd kemâ yenbaği uhde-i hizmetten gelemez, feemma bâtında iman ve itikadı kavîdir. Pes iman ve itikadın hükmü suret-i amele sarî olup filmesel girikanı (yakayı) tahlis eder. Ve bir tedarük dahi budur ki ba’des salât meselâ üç defa istiğfar eder ki onun manası salâtta olan taksiratın setrini taleptir. Bu manadandır ki istiğfar avam ve havasa vird-i dâimîdir. Zira muktezayı beşeriyet zelle ve taksirdir…istiğfar etmek âmmdır ki ehl-i husus ve umuma şamil ve aleddevam vel istimrardır. Sair amel ise feraizden maada böyle değildir, belki nice nafile evardır ki bi-hasebil özr sâkıt olur İ.H.Bursalı, Kitabünnetice c2,s,290

  Bu isimlerin Cenab-ı Hak hakkında ifade ettiği anlamlar:

1 – Allah güzel olanın gözükmesin ister,
2 – güzel olmayanı, gözükmesini engellemek için örter, gizler, 
3 – Kullarından da güzel olanı görünür kılmak için çirkin olanları gizlemelerini ister,
4 – İnsanların çirkinliklerini derileriyle, duygu ve düşüncelerinin çirkinliğini kalpleriyle, kendisinin görüp başkalarının görmediği çirkinliklerini bağışlamasıyla örter,
5 – Şahitlere de unutturarak gizler,
6 – Kendisine de unutturarak gizler,
7 – Günahı hasenata tebdil ederek gizler,
8 – Kuldan bağışlanma talebinde bulunmasını, kulun nezdinde bağışlanmanın kıymeti düşmesin diye, kulun tevazusuna uygun olsun diye, kul işlediği cürmün farkına varsın diye, bağışlanma dileyerek kullukta sebat göstersin diye, bağışlanma dileyerek, kul için yapacaklarına, vereceklerine yardımcı olsun diye, kendisi de Allah’ın muamelesine benzer şekilde insanlara davransın diye, güzelliklerinin gözükmesi için çirkinliklerinin  gizlenmesini isteyerek bu türden isteklere cevap vermeyi alışkanlık haline getirsin diye, istiğfarı nimet bilip şükretsin diye …….istemiştir.
9 – Bazı kullarını günah arzularından soyutlayarak, bazılarını günahları onlardan gizleyerek bağışlar, yani işlemelerini engelleyerek bağışlar,
10 – Bağışlanma talebinde bulunan kullarını bağışlamanın dışında başka mükâfatlarla ödüllendirir. Yağmurların düzenli yağması, ırmakların akması, bağ bahçelerin bereketlenmesi, evlat ve emval bereketi, yaşama güzelliği, dünya nimetleri, sıkıntılardan çıkış yolu, kaygulardan âzadelik, beklenmedik yerlerden rızık bulmak….

  Aleyhissâlatü vesselâmın bağışlayıcılığı;

1 – Kendisine karşı işlenmiş bütün suçları bağışlardı,
2 – İnsanların da bağışlayıcı olmalarını tavsiye ederdi,
3 – İnsanların günahlarını gizler, onların güzelliklerini açığa çıkarırdı: Mute’den kaçanlara muamelesi,
4 – Hemen her güzel davranışın peşinden Allah’tan bağışlanma diler ve ümmetinin de böyle yapmasını isterdi,
5 – Çok ibadet ettiğini görüp günahlardan bağışlandığını söyleyenlere “istiğfar eden bir kul olmayayım mı” cevabını verirdi,
6 – Günde 100 kez istiğfarda bulunurdu,
7 – Üzerinde hakkı bulunanların, kendisinden talepte bulunanların bağışlanmaları için duada bulunurdu,
8 – Ümmeti için bağışlanma talebinde bulunurdu,

       
   Rasûlullah (s.a.v.) (Hz. İbrahim’in duası olan): Ey Rabbim şüphesiz ki o putlar insanlardan çoğunu saptırmıştır. Kim bana uyarsa muhakkak ki o bendendir. Kim de emirlerime karşı gelirse şüphesiz sen çok bağışlayıcı çok merhamet edicisin (İbrahim 36) mealindeki ayet-i ile Hz Îsâ’nın duası olan “Eğer onlara azap edersen onlar senin kullarındır. Eğer onları bağışlarsan elbette sen dilediğini yapmaya kadirsin ve sen her şeyi hikmetle yaparsın” (Maide 113) mealindeki ayeti tilavet buyurdu ve ellerini kaldırdı, şöyle yalvardı: Allah’ım ümmetimi (mağfiret et), ümmetimi (mağfire et) ve ağladı. Allah Teâlâ hazretleri: Ey Cibril Muhammed’e git dedi –Rabbin bildiği halde- niye ağladığını sor diye emretti. Cebrail (a.s.) Ona gelip niye ağladığını sordu. (Rabb Teâlâ’ya dönüp Muhammed’in) ne söylediğini o çok iyi bildiği halde haber verdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ hazretleri: Ey Cebrail Muhammed’e git ve ona söyle ki: Biz seni ümmetin hususunda razı edeceğiz, asla kederlendirmeyeceğiz. Müslim Ktb. Stt. Terc. 12/407
9 – Bağışlanma ve bağışlanmayı isteme konusunda ulaşılamaz bir seviyede idi.

  Müminlerin bu isimlerden nasibi;

1 – Allah’ın bağışlayıcılığından asla ümit kesmemek,bağışlayıcılığına güvenerek günahlara düşmemek,
2 – Allah’ın, bağışlayıcılığından istifade etmesinin, emri altındakilere, kendisiyle ilgili olanlara…. Herkese bağışlayıcı bir tarzı gerçekleştirmesiyle mümkün olacağına inanmak, tarz olarak kendisine yapılmış, işlenmiş kusurları bağışlayıcılığı seçmek,
3 – Bağışlayıcılığı rol icabı değil, tevazu icabı seçmek, tevazuunu gösterme vasıtası bilmek,
4 – Sadece kendi kusurlarının değil ana-babasının, inananların bağışlanması için Allah’tan talepte bulunmak,
5 – İnanan insanların bağışlanmasını talepte cimri olmamak,
6 – İstiğfarı pişmanlığın göstergesi, Allah’ın bağışlamasına verdiği değerin ifadesi, işlediği kusurunu ne kadar büyük gördüğünün ilanı, yolculuğunu (seyr-i ilallah) sürdürme kararlılığının izharı, amel defterinde o günahı görmek istemediğinin itirafı görmek,
7 – Kendisi gibi başka müminlerin de bağışlayıcı olmaları konusunda gayretli olmak,
8 – İnsanların, Allah’tan, Allah’ın mağfiretinden ümit kesmemeleri, ne kadar büyük olursa olsun istiğfar ile telafi edilebileceğini bilip işledikleri günahların kendilerinde sabit hale dönüşmemesini temin eden bir gayrete ermek.


https://www.google.com.tr/webhp?sourceid=chrome-instant&ion=1&espv=2&ie=UTF-8#q=allah g%c3%bcnahlar%c4%b1 %c3%b6rter



Bugün 17 ziyaretçi (19 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol