http://www.hatice-kubra.tr.gg























İSLAMİYET VE HAYAT WEB GROUP
İSLAMGREEN34 WEBCHAT FREE ZEROC
MERKEZ FORUM SITEMIZ
İSLAMİ RADYO CANLI YAYIN KANALI - İSLAM KARADENİZ RADYOSU
İSLAMİ FACEBOOKS FORUM SİTEMİZ
İSLAMİ BELGESEL SİTELER
İLETİŞİM FORMU
ZİYARETÇİ FORMU
ONLİNE KURAN CONNECT
RİSALE NUR KÜLLİYATI
MİKRO İSLAMİ SOSYOMETRİK TEST
MOUSE KEYBOARD LINKS LIST
SANAL DİN KLAVYE MÜSLÜMANLIĞI VE GERÇEK İSLAM
HATICE KUBRA MUSIC BOX LIST
DİNİ HİKAYE TARKANALP İLE AYŞENUR SULTAN
DİNİ HİKAYE KÜÇÜK HAFIZ KIZ FATMA
DİNİ KISSA CENNETİN ÇOCUĞU FATMA
FREE ENGLISH CHAT ROOM
FİLLERİN EĞİTİM TEKNİĞİ
AKIL VE İSLAMİYETİN KURTULUŞU
DÜNYAYI YÖNETEN AİLELER
HILFUL FÜDUL CEMİYETİ
CİHADIN ÇEŞİTLERİ VE İSLAM
CİHAD VE KURAN-I KERİM
NEFS İLE CİHAD VE TOPLUM
NEFS İLE CİHAD VE HAKİKAT
ŞEYH VEFA VE FATİH SULTAN MEHMED
DÜNYA VE SİSTEM
FACEBOOK HELAL İLE HARAM
FACEBOOK HARAM VE HELAL
NEFS İLE CİHAD VE AHİRET
AHİRET VE DÜNYA KAVRAMI
ALLAH GÜNAHLARI ÖRTER
ALLAH GAFUR-U RAHİMDİR
GÜNAHLARI ÖRTÜN ALLAH SİZİ ÖRTER
İSLAMİYET VE KADININ DEĞERİ
FLATCAST RADIO CONTROL
GOOGLE PLAY REPORT
İSLAM VE TESBİHAT İLE AFYON
ROCKEFELLER VE İSLAM
FIRKALAR VE İSLAM
TARİKATLER VE İSLAM
İSLAMGREEN34 FACEBOOK

CİHADIN ÇEŞİTLERİ VE İSLAM

AHMET HÜSEYİN TÜRKALİOĞLU

FORUM İSLAMMEŞALELELERİ 2012 İSTANBUL

Selamün aleyküm Kardeşlerim
Bu yazımda Cihad ile ilgili bilinen bazı önemli ayrıntıları aktaracağım
Konuya geçmeden önce aşağıya alıntıladığım bazı yazıları
Özellikle okumanızı istirham ediyorum
Daha sonra konumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz İnşallah


http://www.sorularlaislamiyet.com/soru/203419/peygamberimiz-sav-en-buyuk-cihad-nefisle-yapilan-cihattir-demis-midir-bu-hadisin-sadece-tasavvufi-kaynaklarda-gectig


Hz. Peygamber Tebük seferinden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu: " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" (Razi, XXIII, 72; Beydavi, II, 97; Bu rivayetin zayıf olduğu ifade edilmiştir. bk. Acluni, I,424.).
 
Bu hadisinde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak nitelendirmektedir. "Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2) hadîsi de aynı manayı ifade etmektedir.
 
Aynı meâlde başka hadis-i şerifler de vardır. Bütün bunlar bize, insanın nefsi ile, nefsinin boş ve mânâsız, hatta gayr-ı meşrû istekleri ile mücadele etmesinin cihad olarak değerlendirildığını göstermektedir

 

1- Nefs`e Karşı Cihad

Şüphesiz en güç cihad, insanın nefsiyle ve nefsinin arzularına karşı yaptığı cihaddır. Müslüman, gerçek cihadı nefsine karşı verir. Nefsine karşı cihadı kazanamayan, düşmanın karşısına çıkmak için kendisinde güç ve cesaret bulamaz. Hz. Peygamber Tebük seferinden dönüşte ashabına şöyle buyurmuştu: " Küçük cihaddan büyük cihada dönüyoruz" (Aclûnî, Keşfu`l-Hafâ`, I, 425). Bu hadisinde Hz. Peygamber, en kalabalık bir ordu ile katıldığı Tebük seferini "küçük cihad" olarak vasıflandırırken; nefse karşı verilecek mücadeleyi "büyük cihad" olarak nitelendirmektedir. " Hakiki mücahid nefsine karşı cihad açan kimsedir" (Tirmizî, Cihad, 2) hadîsi de aynı manayı ifade etmektedir.

Aynı meâlde başka hadis-i şerifler de vardır. Bütün bunlar bize, insanın nefsi ile, nefsinin boş ve mânâsız, hatta gayr-ı meşrû istekleri ile mücadele etmesinin cihad olarak değerlendirildığını göstermektedir.

2- Ilim Ile Cihad

Cihad`ın başka bir çeşidi de ilim ile yapılan cihaddır. Dünyadaki bütün kötülüklerin sebebi cehalettir. Hakk`a ulaşmak isteyen herkesin cehaletten kurtulması, ondan uzaklaşması gerekir.

Bilginin ortaya koyduğu delillerin gönüller üzerinde icra ettiği tesiri silâh gücü ile temin etmek mümkün değildir. Onun için şöyle buyurulmuştur:

"Ey Muhammed! Insanları Rabbi`nin yoluna, hikmetle, güzel öğütle çağır; onlarla en güzel şekilde tartış. Doğrusu Rabbin, kendi yolundan sapanları daha iyi bilir. O, doğru yolda olanları da en iyi bilir. " (en-Nahl 16/125).

Temeli ilim yoluyla tebliğ ve davete dayanan İslâmiyette, bu tebliğ faaliyetinin adı "ilim ile cihad"dır. Bu usûle "Kur`an ile cihad" da denilir. En güzel mücadele şekli Kur`an`ın mücadele şeklidir. Bunun için Cenâb-ı Hak:"Sen kâfirlere uyma, uyanlara karşı Kur`an ile büyük bir cihadla cihad et" (el-Furkan, 25/52) buyurmuştur. Ayet-i kerimede Kur`an ile cihadın "büyük cihad" olarak belirtilmesi, Kur`an`ın ilim ile cihad konusuna ne kadar önem verdiği göstermektedir. Hak ve hakikatı, en tehlikeli zamanda bile, hiç bir şeyden korkmadan ve çekinmeden olduğu gibi söylemek de bir çeşit cihaddır. Rasûlullah (s.a.s.) bu konuda şöyle buyurmuştur:

"Zalim bir hükümdar karşısında hak ve adaleti açıkça söylemek, büyük bir cihaddır. " (Ibn Mâce, Fiten, 4011)

3- Mal Ile Cihad

Mal ile cihad, Allah Teâla`nın insana ihsan etmiş bulunduğu mal ve servetin yine Allah (c.c.) yolunda harcanması demektir.

Bilindiği gibi dünyada her iş para ile yapılmaktadır. Hakkın korunması ve zafere ulaşılması da yine paraya bağlıdır. Bunun için mal ile cihadın önemi büyüktür. Müslümanların, İslâm`ın yücelmesi hakkın muzaffer olması için her türlü mal, servet ve paralarını bu yolda fedâ etmeleri mal ile cihaddır.

Hz. Peygamber`in, mal ile cihad hususundaki teşvik edici sözleri ashabı kiramı harekete geçirmiş ve kendileri yoksulluk içinde sıkıntılı bir hayat geçirirken, mal ile cihad farızasını edâ edebilmek için elde avuçta ne varsa getirip Rasûlullah`a vermişlerdir. Bu konuda Kur`an-ı Kerîm`de de pek çok ayeti kerîme vardır. Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Iman edip hicret eden, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad eden, (mücâhidlere) yer veren ve yardım edenlerin hepsi birbirinin vekilıdır. " (el-Enfal, 8/72).

"...Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşın. Bilseniz bu sizin hakkınızda ne kadar hayırlıdır. " (et-Tevbe, 9/41).

"Allah, mallarıyla, canlarıyla mücadele edenleri derece bakımından oturanlardan üstün kılmıştır. " (en-Nisâ, 4/95).

4- Savaşarak Cihad Yapmak

Cihad, müslümanlara farzdır. Her müslümanın nefsi ile, ilim ve malı ile sürekli cihad yapması, böylece dinin korunması, Hakk`ın galip kılınması için çalışması gerekir. Bazen "I`lây-ı kelimetullah" yani Allah adının yüceltilmesi dinin korunup yayılması içinde elde silâh düşmanla savaşmak icab edebilir. Bu en büyük cihaddır ve müslümanlara farzdır. Hattâ cihad denildiği zaman ilk akla gelen husus, düşmanla sıcak savaşa girmektir.

Cenâb-ı Hak şöyle buyurmuştur:

"Sizinle savaşanlarla; Allah yolunda siz de savaşın. Fakat haksız yere saldırmayın." (el-Bakara, 2/190)

Bu ilâhi emir Allah yolunda, İslâm uğrunda savaşmanın ve İslâm yurdunu düşmana karşı korumanın cihad olduğunu bize ifade etmektedir. Hz. Peygamber (s.a.s.) de bir hadis-i şeriflerinde; ganimet elde etmek, şan ve şöhrete ulaşmak, mevki ve makam elde etmek için yapılan savaşın cihad olmadığını, cihadın, Allah (c.c.)`ın adının yüceltilmesi (I`lây-ı kelimetullah) için yapılan savaş olduğunu haber vermiştir.

Çağımızda bir takım gruplar her ne kadar savaşsız bir dünyanın özlemini dile getirmekte ve bunun için açık veya gizli savaş aleyhtarı faaliyetler sürdürmekte iseler de, bu hiç bir zaman, binlerce yıldan beri devam eden gerçeği değiştirmeyecek ve savaşlar sürüp gidecektir. Cenâb-ı Hak bu değişmez gerçeği aşağıdaki ayet-i kerîmede bize haber vermiştir:

"Hoşunuza gitmediği halde, savaş size farz kılındı. Hoşunuza gitmeyen bir Şey, hakkınızda hayırlı olabilir. Hoşunuza giden bir şey de, hakkınızda kötü olabilir. Bunları Allah bilir, siz bilemezsiniz. " (el-Bakara, 2/216).

"Savaşan, ancak kendi öz canı için savaşmış olur. Allah hiç bir şeye muhtaç değildir. " (el-Ankebut, 29/6).

İslâm dini müslümanlara şerefli bir hayat yaşatmayı hedef edinmiştir. Bu sebeple bu dinin emrettiği savaş, savunma savaşı, zâlimlerden mazlumları kurtarma savaşı, her yere adalet götürme savaşı ve müslümanların haysiyetini koruma savaşıdır. Kur`an-ı Kerîm`de:

"Kendilerine karşı savaş ilân olunduğunda zulme uğrayanlara cihad etmeleri için izin verildi. Hak Teâlâ onlara yardıma hakkıyla Kadirdir." (el-Hac, 22/39) buyurulup meşrû savunma savaşına izin verilirken her an savaşa hazır olmak da emredilmiştir.

Savaşın önemini ısrarla belirten İslâm dini ve onun yüce kitabı, barışın da gereğine işaret etmekte, barış teklifi düşmandan geldiği takdirde tavız vermeden teklifin yerine getirilmesini istemektedir:

" Eğer onlar barış isterlerse sen de onu kabul et. Allah`a güven ve dayan."

"Her şeyi işiten, herşeyi hakkıyla gören O`dur. Onlar seni aldatmak isterlerse, şunu kesin olarak bil ki, Allah sana yeter. Seni,yardımlarıyla ve müminlerle destekleyen O`dur." (el-Enfâl, 8/63).

İslâm, müslümanlara yapılan tecavüzlerin hiç birinin karşılıksız bırakılmamasını istemektedir:

"O halde, size karşı tecavüz edenlere siz de aynıyla mukabele edin. " (el-Bakara, 2/194).

Yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar müslümanların cihada devam etmelerini isteyen İslâm, savaş hukukunu da en güzel şekilde tanzim etmiştir. Allah Teâlâ`nın:

" Andlaşma yaptığınızda Allah`ın ahdini (andlaşma hükümlerini) yerine getirin." (en-Nahl, 16/91)

"Haddi aşmayın, Allah haddi aşanları sevmez." (el-Bakara, 2/190) buyurması; Peygamber Efendimiz`in cephe gerisinde bulunan kadın, çocuk, ihtiyar ve din adamlarının öldürülmemesini, savaşçılara işkence edilmemesini çapulculuk yapılmamasını istemesi, İslâm savaş hukukunun temel kuralları olmuştur.

Dinimizin müslümanlara farz kıldığı cihadın fazileti ve bu emri yerine getirenlerin Allah katında ulaşacakları yücelikler Kur`an-ı Kerim`de şöyle haber verilmektedir:

"Allah Teâlâ, Cennet`e karşılık müminlerin canlarını ve mallarını satın aldı. Onlar Allah yolunda savaşırlar. Savaş meydanında şehît ve gazı olurlar. Allah`ın bu öyle bir vâdidir ki, Tevrat`ta da, Incil`de de, Kur`an`da da sabittir. Kim Allah`tan daha çok vadıni yerine getirir? Yaptığınız bu hayırlı alış verişten dolayı sevinin. Işte büyük kurtuluş budur." (et-Tevbe, 9/111)

"Ey mü`minler! Sizi çetin bir azabdan kurtaracak bir ticaret yolu göstereyim mi? O da şudur: Allah`a ve Rasûlüne iman eder ve Allah yolunda mallarınızla, canlarınızla savaşırsınız. Bir bilseniz bu iş sizin için ne kadar hayırlıdır. Bu takdirde Allah sizin günahlarınızı mağfiret eder, altlarından ırmaklar akan cennetlere ve Adn Cennetlerindeki hoş konutlara koyar. Işte büyük kurtuluş budur." (es-Saf, 6/10-12). Cihadın fazileti hakkında Hz. Peygamber (s.a.s.) de şöyle buyurur:

"Rasûlullah`a: "-hangi iş daha hayırlıdır?" diye soruldu. " Allah`a ve Peygamberine iman etmektir. " dedi.

"-Sonra hangisi faziletlidir, denildi: Allah yolunda cihaddır" cevabını verdi sonra "hangisidir?" sorusuna karşı da: "-Makbûl olan hac`dır, " buyurdu" (Buhâri, Iman, 18)

Abdullah b. Mes`ud şöyle anlatıyor: "Rasûlullah`a: -Yâ Rasûlallah, Allah katında hangi iş daha sevimlidir? diye sordum. -Vaktinde kılınan namazdır, dedi. -Sonra hangisidir? dedim. -Anne ve babana iyilik etmendir, buyurdu. Sonra hangisidir? sorusuna da: -Allah yolunda cihaddır, cevabını verdi." (Buhârî, Cihad, 1)

Ebû Zerr (r.a.)`den şöyle rivayet edilmiştir: "-Ya Rasûlallah, hangi amel daha faziletlıdır?" dedim. "Allah`a iman etmek ve onun yolunda savaşmaktır" buyurdu. (Riyâzü`s-Sâlihîn, II, 531).

Bir adam Peygamberimiz (s.a.s.)`e geldi ve: "-Insanların hangisi efdaldır?" diye sordu. Rasûlullah: "-Allah yolunda malı ve canı ile cihad eden mümin kişidir" buyurdu (Buhârî, Cihad, 2)

Elde silâh, din ve İslâm diyarı uğrunda hudut boylarında nöbet beklemenin asıl bir görev olduğunu ve bunun Allah Teâlâ`yı ziyadeşiyle memnun ettiğini bildiren Peygamberimiz (s.a.s.) şöyle buyurmuştur:

"Hudut ve İslâm diyarının muhafazası için bir gün, bir gece nöbet beklemek, bir ay (nafile olarak) gündüz oruç tutup gece namaz kılmaktan daha hayırlıdır." (Müslim, Imâre,163; Tirmizî, Cihad 2)

"Iki çeşit gözü, Cehennem ateşi yakmaz: Biri Allah korkusundan ağlayan göz; diğeri Allah yolunda nöbet beklerken uyumayan göz. " (Tirmizî, Fezâilü`l-Cihad, 12)

Görüldüğü gibi cihad ilâhi bir emir olup kadın erkek bütün müslümanlara farzdır. Bu farzı yerine getirenler Cenâb-ı Hakk`ın hoşnutluğunu kazanacak ve ahirette yüce mertebelere ulaşacaklardır.

Cenâb-ı Hak:

"Siz de düşmanlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve (cihad için) başlanıp beslenen atlar hazırlayın" (el-Enfâl, 8/60) buyurarak müslümanlara her zaman cihad için hazırlıklı olmalarını emretmiştir.

Işte bütün bu ayet ve hadislerin ışığında cihad, dünya ve dünya malı için olmayan, Kelîme-i Tevhîd`in kabulü ve gönüllere yerleşmesi için gösterilen cehd ile bunun neticesinde kazanılan kardeşliğin adıdır. Cihad; insanları, kula kul olmaktan kurtarıp Allah`a kul etmeğe davet edişin ve bu uğurda çekilen sıkıntıların adıdır. Cihad, insanları, sınıf, zümre, parti ve bütün beşeri hegemonyalardan kurtarıp Allah`ın hâkimiyeti altına gönül rızası ile davet etmenin adıdır. Kinsiz, kansız ve mutlu bir İslâm toplumu oluşturmak için gösterilen ihlaslı hareketin adıdır. Cihad, her ferdin, kendisini günahlardan arındırıp Allah`a istiğfar etmesi, Allah`a yönelmesi, Allah`a yönelen insanlardan oluşan bir dünya kurması ve bu dünyada kendisi ve insanlar için yalnız Allah`ın hâkimiyetini istemesi ve bunun için devamlı hareket halinde olmasıdır. Cihad, eskiden yapılan ve pişmanlık duyulan bütün yanlış işlerin aksini yapma gücüdür. Cihad, zimmete geçirilen bütün hakları geri iade edebilmektir.

Cihad, terkedilen hukukullahı telâfi etmektir. Cihad, nefis ve bedendeki her türlü taklıdi terk etmektir.

Rasûlullah (s.a.s.)`ın torunu Hz. Hasan der ki: "Adam Allah uğrunda cihad eder. Halbuki bir kılıç vurmamış bulunur. Sonra Allah uğrunda cihadın hakkı da; hak ve ihlâsa yakın bulunması, haksızlıktan ve kötü niyetlerden gücü yettiği oranda kusur ve ilgisızlıkten uzak bulunmasıdır."

Cihad, insanları baskı ve zorlamadan korumak ve kurtarmaktır. Zorlama ve baskı olmayan İslâm`a, insanları davet ederek Allah`ın adını yüceltmektir. Cihad, herkesi, mensubu olduğu akîdeden zorla çıkarmaya çalışmayıp, hakkın kabulü ve yayılışına engel olmak isteyen ve gücünün yettiğine baskı yapan hak düşmanlarının kovulması ve her türlü engelin kaldırılması ile, sağlam kalp ve dosdoğru düşünen bir akıl için belirlenmiş en güzel nizamı, yani İslâm`ı hâkim kılmaktır. Cihad, Hz. Peygamber (s.a.s.)`in yaşayıp tebliğ ettiği İslâm`a yapışarak Allah yolunda kendini ve. malını feda etmiş, orta yolu seçmiş, aşırılıktan sakınmış ilâh olarak Allah`ı ve onun hâkimiyetini tanımış, İslâm`ı bütün dinlerin üstünde ve tamamlanmış tek din kabul ederek bu dini müdafaa ve yaşanılır kılmak için çalışmak demektir. Bunun için İslâm`da mutlak surette, öldürme, intikam, din değiştirmeye zorlama yoktur. Düşmanı yenmek, onun kuvvet ve gücünü bertaraf edip, dinde serbest olarak Allah`ın hükmüne tabi tutmaktır ki, işte Allah`ın adını yüceltmek için yapılan cihad şekillerinden birisi de budur.

Cihad, ne bir savunma savaşı ne düşmana saldırıda bulunup onu imha etme savaşıdır. Kıtal ve kan dökme değildir. Yahut bir üstünlük ve egemenlik kurarak insanları boyunduruk altına alma savaşı da değildir.

Insanlarla mücadele ve insanlar arası savaş ilişkilerini anlatan pek çok kelime varken, İslâm bu kelimeleri cihad kavramı yerine kullanmadı. Meselâ, harp, kıtal, ezâ kelimeleri cihad kelimesinin yerini tutmamaktadır. İslâm niçin eskiden Araplar`ın kullandığı harp vb. gibi kelimeleri almadı da yepyeni bir ifade olan cihad tabirini aldı. Bunun birinci sebebi, harp tabiri şahsi menfaatler, polemik oyunlar için ateşi sönmeyen, yangını çağlar boyu milletlerin, kabilelerin içinden çıkmayan kıtal anlamında kullanılmıştır. Harplerde genellikle, kişisel ve toplumsal kinler hâkim olmuştur. Harplerde fikir endişesi, bir akîdeyi galip kılma çabası göze çarpmaz.



Evet kardeşlerim yukarıda alıntıladığım yazıyı okudunuz
Şimdi konumuza kaldığımız yerden devam edelim İnşallah
Biliyorsunuzki Osmanlının yıkılışı ile birlikte
Dünyaya hakimiyet yetkisi müslümanların ve islamiyetin elinden alınmıştır
İslamiyeti ve Osmanlıyı yok etmeye çalışan bazı güçler dünyaya hakim olmuştur

Osmanlının yıkılışıyla birlikte dünyadaki müslüman ülkelerede dış güçler egemen olmuştur
Müslümanların dışındaki bazı dış mihraklar tarafından
Yeni bir dünya düzeni oluşturularak
Dünyadaki bütün ülkelerde bu yeni dünya düzenine göre şekillendirilerek
İslamiyete ait olan gerçek ana kaynaklar ve tüm kavramlar yok edilerek
Yok edilemeyen kavramların ise içi boşaltılarak ve değiştirilerek

Dünyaya ve müslümanlara bu değiştirilen kavramlar empoze edilmeye başlanmıştır
İslamiyetin ana kaynaklarının tahrip edilmesiyle ilgili en son Amerikan Irak işgaliyle birlikte
Bağdat kütüphesindeki islamiyete ait ana kaynakların yok edilmesi buna bir örnektir
İslamiyete ait ana kaynakların yok edilmesiyle ilgili aşağıda bir yazı alıntıladık
Ancak konumuza kaldığımız yerden devam edelim ve konuyu bitirelim sonra yazıyı okuyabilirsiniz
Konumuzun adı Cihad ve Cihad kelimesi dünyaya ve müslümanlara dış güçler tarafından
İslamiyetle ilgisi olmayan şekillerde empoze edilmeye ve farklı lanse edilmeye başlanmıştır
Bu lanse edilen Cihad kavramlarının ise 
İslamiyetle ve Peygamberimiz Hz.Muhammed sav Efendimizin buyurduğu şekliyle ilgisi yoktur
Dış güçlerin lanse ettiği Cihad kavramı ile birlikte
Dünyada ve müslümanlarda ve her türlü toplumda farklı bir Cihad algılayışı mevcuttur

islami olmayan bazı kaynaklarda Cihad aşırı kökten dinciliğin ürünü zararlı bir akımdır
Bu kökten dincilik  terimini üretenler ise kesinlikle müslümanlar değildir
İslamiyete ait olmayan kökten dincilik veya kökten dinsizlik terimleri
Cihadı zararlı bir akım olarak topluma kabul ettirmeye çalışan dış güçlerin ürünüdür
Bazen İslam ile alakaları olmayan veya farkında olmadan dış güçlerin istediklerini yapan cahillerin
İslam adını kullanarak veya islamiyet adına savaştığını söyleyerek
İnsanlığa aslında zararı dokunan ve İslamiyeti bilmeden provoke etmeye çalışanların
Yapılan her türlü zararlı faaliyetinin adına Cihad kelimesi eklenerek 
Cihad kelimesinin neredeyse şiddet ile eş anlamlı hale gelmesi sağlanmıştır 
Müslümanlarıda bu dış güçlerin fikirlerine inandırmaya çalışan bazı iç ve dış miraklar oluşturulmuştur
Öncelikle islamiyete ait bir hüküm elde edilecekse bunun dört ana kaynağı vardır
Kuran Kütüb-i sitte İcma ve Kıyas
Bunlarda Cihad hakkında ne hüküm verilmişse İslamiyetin hükmü odur
Müslümanlarıda ilgilendiren bu ana kaynaklardan elde edilen hükümdür
Kuran-ı kerimde 60 kadar ayet-i kerime ile Cihad kavramı açıklanmştır
Peygamberimiz ise Cihadı küçük ve büyük olarak ikiye ayırmıştır
Önce küçük Cihad yapılması ve başarıya ulaştıktan sonra büyük Cihada geçilmesi buyrulmuştur 
Fakat dünyaya egemen olan bazı güçler tarafından 
İslamiyete ait olan ana kaynaklar tahrip edilerek ve değiştirilerek
Dünyaya egemen bazı güçlerin kaynakları ve hükümleri geçerli olduğundan dolayı 
Müslümanların islamiyete ait hükümleride bu egemen güçlerin ifadelerine dayanmaktadır
Dünyadaki egemen güçlerin ön gördüğü hükümler dışında gerçek hükümlerin elde edilmesi içinde
Kuran-ı kerimin ve islamiyetin araştırılması gerekmektedir
Araştırılması gereken konularıda ve kaynaklarıda yine egemen güçler belirlediği için
Ne kadar araştırma yapılırsa yapılsın bir şey ifade etmeyecektir
Çünkü gerçek hükümler araştırılsa bile ve gerçekler ortaya çıksa bile
Gerçek hükümlerin uygulanması ve gerçek islamiyetin yaşanması olanaksızdır
Ve buna karar verecek merci ise müslümanlar değildir ve yine bazı egemen güçlerdir
İşte bu yüzden Peygamberimiz öncelikle küçük Cihadı gerçekleştirmiş
Ve müslümanların özgürce yaşayabilmesi ve düşünebilmesini gerekli kılmak için çalışmştır 
Özgürce düşünebildiği takdirde islamiyetide algılayabileceğini ve yaşayabileceğini buyurmuştur  
O sebeple önce Müslümanlıklarını açıklamamışlar ve küçük Cihadı yaparak özgürleşmişler
Daha sonra büyük Cihadı gerçekleştirmeye çalışmışlardır
Tebük seferi işte müslümanların özgürleşmesi için Peygamberimizin yaptığı bir savaştır
Ve Cihad kavramını Peygamberimiz HzMuhammed sav Efendimiz bu savaş sonunda açıklamıştır 
Kısacası küçük Cihad yapılmadan ve başarılı olunmadan büyük Cihad'tan söz edilemez
Ve eğerki küçük Cihad yapılmadan önce büyük Cihad yapılmaya çalışılıyorsa 
Bunu lanse eden İslamiyetin yayılmasını engellemeye çalışan dış güçler olduğu bilinmelidir
Cihad için müslümanların genelinin bildiği şey ise bazı egemen güçlerin lanse ettiği
Büyük Cihad olan Nefsle Cihaddır
Yani bazı 120 kiloluk Şeyh Efendilerin " Allah aşkı insanı eritir " deyip
Erimeyip aksine kilo aldığı ve Bilim ve teknolojiyi bazı egemen güçlerden satın alarak
Veya monte ederek kullandığı ve 70 yıl uğraşıp neticede " Ne terbiyesiz nefsin varmış
70 yıldır terbiye edemedin " dedirttiği
Ve Dünyaya kim egemen olursa olsun ve egemen olanlarında müslümanları nasıl ezerse ezsin
Umurlarında olmayıp tesbih çekerek yangelip yattığı Cihad'tır 
Değerli Müslüman kardeşlerimiz
Yine temcit pilavı gibi daha önce belirttiğimiz kelimeleri
Yine altını çizerek tekrar buraya yazıyoruz 
İslamiyetin İlk etapta öngördüğü  ve özellikle ayet-i kerimelerde bahsi geçen Cihad
Peygamberimiz Hz.Muhammed sav Efendimizin belirttiği Cihad

Büyük Cihadın başarıya ulaşması için ilk önce öngörülen Cihad küçük Cihad'tır
Öncelik küçük Cihadın yapılması ve küçük Cihadın gerçekleşmesiyle birlikte
Büyük Cihad için harekete geçilmesidirki
Ancak büyük Cihad bu şekilde başlayabilir ve amacına ulaşabilir

Nefs ile Cihad aslında insanın kendi ruhundaki olumsuzluklarla veya kendisiyle olan savaşıdır
Ve bu savaş zaten doğumla başlayan ve ölünceye kadar ömür boyunca süren bir savaştır

Bu büyük Cihad zaten insanın var oluşuyla birlikte  başladığına göre  
İnsanın ruhunda mevcut ve süregelen bir savaş olduğuna göre
Aslında bu bir savaş değildir yaşamdır ve Müslümanların dünyadaki yaşantısının ta kendisidir
Dış güçler tarafından müslümanlara lanse edilen Cihad ise sürekli bu Nefsle cihadtır
Yani kısacası Müslümanlar büyük Cihad ile yani kendisiyle meşgul olayım derken
İlk yapması gereken Cihad olan küçük Cihadı unutarak
Sadece tesbih çekmekle meşgul olup
Dünyadaki ekonomik siyasal ve bilimsel değişklikleri görmediği için 
Ve aslında İslamiyetin ana kaynaklarının tahrip edilmesine bile göz yumarak
 
Dünya egemenliğini sürdüren bazı dış güçlerin amaçlarını ve çalışmalarını gözü görmediğinden
Dünyanın egemenliğini bazı dış güçlerin hakimiyetine terk ederek
Egemen olan bazı dış güçlerin lanse ettiği ve öğrettiği islamiyeti öğrenir hale gelerek
Gerçek islamiyetin ne olduğundan veya Cihadın ne demek olduğundan haberi olmayarak
Yaşantısını sürdürmeye çalışmasından ibarettir   
İslamiyetin ana kaynaklarıyla ilgili ve ana kaynakların yok edilmesiyle ilgili
Bazı önemli yazıları aşağıya alıntıladım okuyabilirsiniz  
 
 
ORJİNAL TAŞKENT NÜSHASI 

http://www.hanifler.com/showthread.php?t=309

Kur'an'ın Harekesiz Orjinal Taşkent Nüshası...

Halife Osman zamanında çoğaltılan mushafların yedi nüsha olduğu söylenir . Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gönderilerek müslümanlar arasında çıkabilecek farklı okuyuşlar önlenmiş oldu. (Muhammed Hamidullah, a.g.e., II, s.763).

Halife Osman tarafından değişik vilâyet merkezlerine gönderilen nüshalar asırların geçmesiyle kayboldu. Günümüzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı müzesinde; bir diğer tam olmayan nüshası Taşkent'te bulunmaktadır. Çarlık Rus hükümeti onun faksimile ile reprodüksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır. Şu anda dünyanın her yanında okunmakta olan Kuran'larla Topkapı ve Taşkent'teki mushaflar arasında Kur'an'ın Halife Osman'ın emri ile Mekke-Kureyş şivesiyle yazılması yüzünden kısmi şive farkları, imla farkları, harflere nokta konması, ünsüzleri okutan ünlüler /harekeler konması dışında fark yoktur. (Muhammed Hamidullah, İslam'a Giriş, Ankara, t.y, s.41; Muhammed Hamidullah, İslâm Peygamberi, II, s. 763).


Konuyla ilgili yakın tarihde eski diyanet işleri başkanı Sn.Tayyar Altıkulaç bir çalışma yaptı. HZ. OSMAN'A NİSBET EDİLEN MUSHAF-I ŞERİF adıyla (2 CİLT) olarak İSLAM ARAŞTIRMALARI MERKEZİ tarafından basıldı ve yayınlandı.Dr.Tayyar Altıkulaç’a ait esere 
"BURADAN" ulaşılabilir.

Taşkent Nüshasını indirmek için “
TIKLAYINIZ.


TARİHTE YAKILAN EN BÜYÜK KÜTÜPHANELER 

http://288757.forumromanum.com/member/forum/entry.user_288757.2.1111704052.tar_hte_yakilan_en_bueyuek_kuetuephaneler-piya.html

İnsanlığa yapılan en büyük kötülük
İnsanlığın belleği ve bilinci olan kütüphaneleri yakmak
Ve ileri medeniyetlerle tarihî eserleri imha etmek olup
Tarih bu tür sayısız câniliklerle doludur
İşte yakılan kütüphanelerden birkaçı


1) İRAN KÜTAPHANESİ (M.Ö.330)
 Çapulcu İskender ve askerleri tarafından yakılmıştır
Zerdüştlüğün 12 Bin manda derisine yazılmış olan
Avesta adlı kutsal kitabı da buna dahildi  


2) SİBİLLİ YAZITLARI (MÖ.75)
Apollon tarikatı rahipleri tarafından yok edildi 


3) İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİ (MS.490)
Romalılar tarafından yakılmıştır 


4) BAĞDAT KÜTÜPHANESİ (MS. 600’ler)
Halife Ömer taraftarları tarafından yakıldığı rivayetle
günlerce yakmayla bitmeyen
Yüzbinlerce kitabın yakılmasına sebep ise 
tarihe geçen şu talihsiz sözlerdir
“Bu kitaplarda yazılanlar Kuran’da varsa
onlara gerek yoktur
Kuran’da yoksalar, o zaman da onlara gerek yoktur “



5) CENGİZ HAN’IN YAKTIĞI KÜTÜPHANELER (MS.13.YY.)
Ele geçirdiği kentlerin ilk önce kütüphanelerini yaktırmıştır
1260’da acımadan yaktırdığı Bağdat Kütüphanesi’de bunlar arasındaydı 


6) İSTANBUL KÜTÜPHANESİ (MS.13.YY.)
Haçlılar tarafından yakılmıştır.


7) ENDÜLÜS EMEVİ KÜTÜPHANESİ (MS.15.)
İspanyollar tarafından yakılmıştır.


8) MAYA VE İNKA ELYAZMALARI (MS.16.YY.)
İspanyollar tarafından yakılmıştır.


9) BERLİN KÜTÜPHANESİ ( MS. 1945)
Rusların eline geçmesin diye
Naziler tarafından yakılmıştır 


10) BAĞDAT KÜTÜPHANE ve TARİH MÜZESİ (9 Nisan 2003)
Yaklaşık 17 bin tarihî eser ve yüzbinlerce el yazması kitap
Önce Amerikalı tarihî eser kaçakçıları tarafından
Daha sonrada Bağdatlılar tarafından yağma ve talan edildikten sonra
Yakılarak yok edilmiştir
Binlerce yıldır İslamiyetin ana kaynakları olarak belirtilen eserler
Amerkikanın Irak'ı işgaliyle birlikte 
Bu kütüphanenin yakılmasıyla birlikte yok olmuştur


TARİH AVCISI
28 Mart 2011
---------------------
Linkler:
http://forum.ufonet.be/viewtopic.php?f=22&t=7282
http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0skenderiye_k%C3%BCt%C3%BCphanesi
http://www.elaziz.net/yazar/ramazan/
http://www.kesfetmekicinbak.com/kultur/others/00514/
http://www.eksisozluk.com/show.asp?t=ba%C4%9Fdat%20k%C3%BCt%C3%BCphanesi

Metafizik kafa karışıklığına rağmen, okunmasında yarar olan bir yazı:
http://www.okurkitapligi.com/HaberDetay.aspx?HaberId=73
















Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!




Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol